Yarısı Dolu Bir Bardağa Bakmak

Öteden beri kullanılan ve çok aşınmış bir benzetmedir bardağın dolu veya boş tarafının bakmak. Neredeyse deyim olmuş yahu!

Ben de oldum olası hep bardağın boş tarafını görürüm. Fuzuli’nin ıstıraptan zevk alması gibi biraz hüzünlü olmak huyum sanıyordum. (Hüzünlü olmaktan hoşlandığımı itiraf ediyorum) Oysa şimdi görüyorum da bardağın dolu tarafını da görebilirmişim. Düşünüyorum, düşündükçe aklıma geliyor hep; özellikle pandemi nedeniyle eve kapandığımız zamanda oldukça kötümserdim. Bardağın boş tarafını göre göre kaç kere boşluğa düştüm, boşlukta kaç zaman geçirdim şimdi hesap tutmanın anlamı yok. Fakat şu anda ellerim bomboş. Kendime elle tutulur hiçbir şey miras bırakmamışım, dünden bugüne. Bugünden düne bakınca iyice anladım ki ben kendime hiç yatırım yapmamışım. İçinde bulunduğum anın ve geleceğin en kötü zamanlarım olduğunu ve olacağını düşünerek kendimi paralayıp durmuşum ama bir umutla yarınım için bir şey yapmamışım. Oysa Epiktetos “Istırap yaşamdaki olaylardan değil, onları değerlendirme biçimimizden ortaya çıkar.” demiş.  Başka bir örnek ise Stoacılardan düşüncesi. Onlara göre insanın temel amacı mutluluktur ve “Mutluluk, dış koşullara bağlı olmamalıdır“. Onlara göre mutlu olabilmek için yaşamda sana verileni kabul etmek, zevk arzusu ya da acı korkusu tarafından kontrol edilmemize izin vermemek vb. gerekiyor.

Sevdiğim bir bilimkurgu olan Matrix film serisinde (kaçıncı film olduğunu hatırlamıyorum ama dördüncüsü olmadığına kesinkes eminim) bir sahne vardı unutamadığım. Neo Kahin ile bulaşmak için bir kişinin rehberliğinde (Kimdi bu?)  bir yere girmişlerdi. Bulundukları koridor boyunca sağda ve solda kapılar vardı. Onlar ilerleyip bir kapıdan içeriye girerek filme devam etmişlerdi ama ben devam edememiştim. Diğer kapıların arkasında nelerin olduğunu merak etmiş, o kapıların ardındakileri düşünmüş ve düşleyip durmuştum. Bugün benim gireceğimi umduğum, beklediğim, bir kapı kapandı, giremedim içeri. (Ya da açamadım, kilitliydi.) Oysa şu an o kadar kötümser değilim, bardağın boş tarafına bakmaktan mı yoruldum, emin değilim. İçim tuhaf bir duyguyla dolu. Diğer kapıların arkasındakileri merak etmiyorum. Çünkü şunu fark ettim: sorun kapıların arkasını merak etmek, görüp de en doğru seçeneği bulmak falan değilmiş, bir kapıya emin adımlarla girmek, gerektiğinde de yüreklilikle o kapıdan geri çıkmakmış. Ve tekrar tekrar aynı şeyi tekrarlayabilmek

Bugün bardağın boş tarafını görmüyorum, bu yüzden. Üzülmüyorum çok da.  Çünkü bir kapı kapanmış olsa da önümde başka kapılar var ve içim benim için en doğru kapıyı bulma hevesiyle dolup taşıyor.

Sabahattin Orhan

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.