Bir varmış bir yokmuş… Ne evvel zaman içinde ne de kalbur saman içinde. Evvel evvelde kalınca, zaman da akıp geçmiş annemin nenemin beşiğini salladığı bir vakitten ta bugüne. Hem kalburun samanda ne işi var? En son gördüğümde asılıydı nenemin nenesinin tandırlığa çaktığı çivide. Tandırlıklara kilit vuruldu, ekmeğin fiyatı ikiyken üç oldu. Bir dev diğer devin piresine vurunca ayçiçek yağının fiyatı, altından değerli oldu. Ne tuhaf? Oysa Günebakan olarak adlandırıldı bu çiçek benim ülkemde. Sabah, Ağrı Dağı’nın ardından yükselen güneşi Çanakkale’de batana kadar izlerdi. Yine de yetemedi stokçuların artan taleplerine. Üstelik artan talepler sadece bununla da kalmadı. İnsanlar yetişemiyordu hiçbir şeye… Ne gözlerini doyurmaya ne de karınlarını.
Neyse… Nerede kalmıştık? Ha… Bir varmış bir yokmuşta.
Hatice Işıktaş