Aşkın ve hayatın tam olarak ne olduğunu bilmediğim zamanlardayım. Hayatın fiskesini daha yememişim, döktüğüm gözyaşlarımın nedeni bana almadıkları oyuncaklar o zaman. On yaşındayım, daha hayatımın bebek adımlarından biri. Çocukluğuma dair olanları hayal meyal hatırlasam da sanırım geçmişime dair hatırladığım en net kısım bu anı. Teyzemlerdeyiz, yine tüm aile toplanmış, büyük kuru bir gürültü hâkim ortalıkta. Herkes bağırarak konuşuyor, kavgalar ediyor. Elimde tuttuğum gazeteyi okumak için halıya yayılmış, anlamadığım kelimelerin anlamlarını tahmin etmeye çalışıyorum. Tabii o zamanlar bilmiyorum, bazı kelimeler sadece kendine has alanlara sahip. Evdeki gürültü ve kahkahalar artınca sinirle ofluyorum, çocuğum daha onları susturmaya gücüm yetmiyor. Annem uyarıyor beni, “Her zaman bir şeyler okumak zorunda değilsin, git kuzenlerinle oyna.”
Matmazelin Rüyaları