Yaşamak bir zorunluluk
Öyle demişti babam
Geldiysen dünyaya bir kez
Yaşamak zorunluluktur senin için
Açtım gözlerimi çift başlı kartalın kanatlarında
Kan gördüm savaş, ihanet, kıskançlık
Doldu gözlerim
Açlık, susuzluk, isyanlı kabulleniş
Ve can çıkartırcasına acıyla
Şimdi buna yaşamak mı demeli
Yaşamak zorunluluktur
Öyle dediler
Eğer geldiysen dünyaya bir kez
Zorunluluktur elbette yaşamak
Adım atmayı beceremedim
Çünkü öğrenememiştim emeklemeyi
Yürümekte düştüm dizim acıdı, kollum kanadı
Bu yürümeyi bilmiyor, dediler
Bilmiyordum yürümeyi
Koşmamı beklediler
Bunun adına da yaşamak dediler
Bir zorunluluktur yaşamak
Öyle yazıyormuş kitaplarda
Yaşamak istedim çokça yaşamak
Bana yaşamın eksikliğinde doğduğumu
Söylediler geçeceğini de
Çok ağladım çok bekledim
Bitmedi geçmek
Yıldım yorgun düştüm
Haksızlık yarışlarına hep başlamak en sondan
En derin çukura düşmek
Hep büyük büyük engellerle karşılaşmak
Umudu düşürür mutluluğu küçültür
Elindekilerle yetinedur
Çünkü arta kalan mutluluklarda
Yaşamak çoğunlukla zorunluluktur
Gün ışığı, kuş sesi rüzgârda hışıldayan ıhlamur yaprakları
Kokusunu duymak ilk yağmurda toprağın
Zorunlu yaşamakta
Görülmez olur çoklukla
Yaşamak zorunluluktur mümkün mertebe
Gülünün sesini duyamıyorsan
Dinleyemiyorsan
Debelenmenin kıyısında
Öylece
Bir zorunluluktan
İleri gelir
Umarsızlık viranesinde yitik bekleyişler sürerken
Yaşamdan bir şey ummamak
Bir zorunluluksa yaşamak
Elbet zor gelir
Ve
Eğer sen beşinci balkondan uçtuysan
Karıştıysan beyazlıklara
Özgürlüğe kavuştuysan
Ve yırttıysan zorunluluğu rengarenk gözlerinle
En güzel seni anlatır yaşamak
CanKuş