Tabure Üstünde Unutulmuş Kedi | 9.Bölüm

BİR NEFES ALACAĞIM. BİR ÇÖZÜM BULACAĞIM. KAYGILARIM BENİ ELE GEÇİREMEYECEK. STRESİM BENİ ALT EDEMEYECEK.SADECE NEFES ALACAĞIM VE HER ŞEY YOLUNA GİRECEK.ÇÜNKÜ BEN VAZGEÇMEYECEĞİM.

shayne mcclendon

Ekim 2012 – Ankara
               Huzursuz bir haberin beklentisi gibi bir doktor odasında Tuna ve Melek teyzesi alınacak haberin herhangi bir köşesine iyi tarafından bakmaya hazır şekilde bekliyorlardı. Birkaç dakika sonra Doktor Mehmet Bey elinde kağıt dolu bir dosya ile içeri girdi. Uzun boylu vakur bir adamdı. Belli sorular sorabilir, ancak belli yanıtlar alınabilirdi. Çok vakit kaybetmeden konuya girdi:

“Melek Hanım, Tuna Hanım öncelikle merhaba… Size çok fazla tıbbi terim kullanmadan durumu anlatmaya çalışacağım. Annenizin durumu iyiye gidiyor. Kullandığı ilaçlar ve intihara yeniden teşebbüsü maalesef ki iyileşme sürecini etkiledi. Fakat buna rağmen oldukça sağlam bir vücudu var annenizin. İp boğazındaki hava kanallarını oldukça etkiledi ve yemek borusu dâhil vücudunun hareket organını etkileyen beyin fonksiyonları ciddi hasar gördü, biliyorsunuz. Bundan sonrası artık çok daha uzun bir süreç.”
           Tuna: Açık konuşur musunuz Doktor Bey. Ben anlamıyorum. Anneme ne oldu, ne olacak? Hâlâ şaşkınlık içerisindeyim.
            Melek: Ablam iyi mi ?
           Doktor Mehmet: Bakın kaygılarınızı anlıyorum. Öncelikle sakin olalım. Çok iyi bir süreç geçirmediğinizin farkındayım. Hastamızın psikolojik travmatik durumu, olayın fiziksel boyutunu çok fazla etkiledi. Anneniz maalesef ki bundan sonra hayatına tekerlekli sandalye ile bakıma muhtaç bir şekilde devam edecek.”
            Odada ölüm haberinin geldiği o puslu, karanlık hava vardı. Ne olduğu, ne yaşandığı hakkında bir fikri yoktu kimsenin. Anlamaya çalışıyorlardı. Aradan zaman aktıkça o hava daha çok kendisini gösterir oldu. Herkeste bir tedirginlik, sürecin getirdiği bir belirsizlik korkusu vardı. Ne olacağı, nasıl olacağı belli olmayan bir durumun içine düşmüşlerdi.
            Melek’in ve Tuna’nın gözleri doldu. Konuşacak halleri yoktu. Doktor odasının ortasında bulunan bir kilime gözlerini dikip baktılar. Bir süre böyle kaldıktan sonra Melek dayanamayıp:
           “Ben bakarım ablama. Ne gerekiyorsa da yaparım.”
           Doktor Mehmet: Çok zor bir süreç Melek Hanım. Uzun bir süre bakıma muhtaç olacak. Belki aylarca, belki yıllarca.
 Tuna öfkesinden kendisini kaçırıyor gibiydi. Suskunluğa büründü. Babası annesinin hastanede yattığı bir ay boyunca hiç gelmemişti. İlk intihar anında gelip bulundu. Daha sonrasında zamanı geçirince uğramaz oldu. Tuna’nın dünyası başına yıkıldı. Annesine ayrı, babasına ayrı üzüldü…
            İki kadın,  o doktor odasından çıktıktan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Ne hayatları ne istedikleri, asla eskisi gibi olmadı. Aradan aylar geçti. Melek teyze Kırıkkale’de yaşıyordu. Emekli anaokulu öğretmeniydi. Hiç evlenmemişti. Hayallerini, aşklarını, acılarını cebine koymuş, yolunda devam ediyordu. Küçük bir kasabada yaşıyordu. Son görev yeri Kırıkkale idi . Orada kalmış, hayatını orada sürdürmüştü. Şimdi ise biricik ablası için elinden geleni yapmak adına yıllardır kurduğu düzeni bozup Ankara’ya geldi. Bahçeli bir evleri vardı Ankara’da, babadan kalma. Kırıkkale’deki tüm düzeni ata toprağına dönerek değişti. Tuna’nın üniversite sınavını kazandığı yıldı. İstanbul’u kazandı. Teyzesi her zaman Tuna’ya destek olmaya hazırdı. Ablasına da. Tuna’yı karşısına alıp konuştu. Okuluna gitmesi gerektiğini, annesine bundan böyle kendisinin bakacağını, her şeyi konuştular. Maddi hiçbir sıkıntılarının olmadığını da söyledi.
           
Eylül 2013 – Ankara
           Bir yılın  sonunda acılara dayanılmasa da mecburen alışıldı. Zaman geçtikçe Tuna’nın annesinin durumu aynı kaldı. Bir iyileşme olmadı. Konuşamıyor, hiçbir duygunun tepkisini veremiyordu. Tuna, tekerlekli sandalye ile hayatına devam eden annesinin durumuna daha fazla katlanamıyordu. Bazı acılar insanın gözünün önüne gelince insan kaçmak istiyor. Bu öyle bir acıydı.
        Tuna bir yıl boyunca dondurduğu okuluna artık gidecekti. Hazırdı. Tüm hazırlığını yaptı. Toparlandı, valizlerini aldı ve İstanbul’a yola koyuldu. İstanbul hikayesi geç de olsa başlamış oldu.

Hilâl Altuğ


Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.