Pandemi de sağ olsun daha çok hatırlattı hepimize “Nerede o eski bayramlar” özdeyişini… Ben bu özdeyişi hep garip bulmuşumdur. Çünkü çocukluğumdan beri hep çevremdeki insanlar eski bayramlarını özler ama yeni bayramlarını güzelleştirmek için hiçbir şey yapmaz. Sadece iç geçirerek bu özdeyişin içerisinde kaybolurlar. Belki içlerinden gelmez yeni bayramları eskisi kadar güzel yaşamak, belki de içten içe üzülüyor gibi görünseler de bu nostalji, psikolojik olarak onlara zevk verir. Kimileri bu özdeyişi geyik olsun diye söyler, kimileri gençlere nasihat olsun diye söyler. Ama farklı bir açıdan bakacak olursak: Her “Nerede o eski bayramlar” sözünün altında, aslında bir bayramsızlık yatar.
Biz bayramları çoğunlukla gülerek hatırlarız. Her bayramda sanırız ki herkes mutludur, küsler barışmıştır. Her bayram ismi gibi şeker tadındadır. Ama unuturuz bayram ziyaretlerinin ilk duraklarından birisinin çoğunlukla mezarlıklar olduğunu… Her bayram aslında bir aile fotoğraf albümünü karıştırmak gibidir. Nasıl ki albüme baktığımızda bazı fotoğraflar bizi gülümsetirken, kaybettiklerimizin bazı fotoğrafları bizi hüzünlendirir. Bayram da öyledir. Bazen annemizin yaptığı ilk baklavayı hatırlayıp gülümser, bazense kaybettiğimiz babamızın bize aldığı ilk bayramlığı hatırlar hüzünleniriz.
…
Orçun Gül