Aynı İpin İki Cambazı: Ziya Paşa ve Namık Kemal
Ziya Paşa, Tanzimat döneminin önemli isimlerindendir. Fikirleriyle, yazılarıyla ve özellikle de Harâbât adlı antolojisinin mukaddimesinde açıkladığı edebiyat görüşleriyle dikkat çekmiş ve tartışmalara yol açmıştır. Burada belirttiği görüşler üzerine dönemin sanatçılarından Namık Kemal; birinci cildin ardından Tahrîb-i Harâbât’ı, ikinci cildin ardından da Takip’i yazarak Ziya Paşa’yı tenkit etmiştir.
Ziya Paşa ve Namık Kemal arasında yaşanan tartışma edebiyat görüşü üzerine çıkmış da olsa bir yandan da Ziya Paşa’nın görüşlerindeki tezatlıktan kaynaklandığını söylemek mümkündür. Ziya Paşa, 1868 yılında yayımladığı Şiir ve İnşa adlı makalesinde dile getirdiği yenilikçi tutumu, daha sonra çıkardığı Harâbât’ın mukaddimesinde reddetmiş ve eski edebiyatı savunan görüşler dile getirmiştir. Harâbât antolojisi; Arap, İran, Osmanlı ve Çağatay şairlerinin şiirlerinden oluşan bir antolojidir. Antolojinin mukaddimesi, Türk edebiyatının ilk edebiyat tarihçesi olarak kabul görmektedir.
Harâbat antolojisi üç ciltlik bir eserdir. İlk ciltte Türkçe, Farsça ve Arapça kasideler bulunurken, eserin iki cildi de yine aynı dillerden gazellerle oluşturulmuştur. Üçüncü cildinde ise mesneviler bulunmaktadır. Mukaddimede; Tevhid, Naat ve Münacat dışında Ziya Paşa’nın Harâbat’ı neden yazdığını, Türk şiirinin genel durumunu ve şairliğin şartlarını açıkladığı parçalar bulunmaktadır. Bunların yanında Anadolu, İran ve Arap şairleri ile nimetlere teşekkür parçaları da olmak üzere toplamda dokuz parça bulunmaktadır.
Namık Kemal, Ziya Paşa’nın Harâbat antolojisini, Mukaddime bölümündeki görüşlerinden ötürü eleştirmiştir. Ziya Paşa, şairlik için iki şart gerektiğini ve bunların da birbiriyle bağlantılı olduğunu ifade etmiştir. Biri doğuştan gelen yetenek, diğeri de ilimdir. İlim yoksa doğuştan gelen yeteneğin de önemi yoktur. Şair olacak kişi dili de öğrenmeli ve geliştirmelidir. O yüzden bu ikisi birbiriyle bağlantılıdır. Ziya Paşa’nın bir diğer düşüncesi de şairin geçim derdinin olmaması, zihnini böyle sıkıntılarla yormaması gerektiğidir.
“Olmaz bir arada cehl ile şi’r
Ekmekçi telâsıyla mazmun olmaz.” demiştir.
Namık Kemal’in Tahrib-i Harâbat’ta tenkit ettiği şeylerden biridir bu. Devir değişmiştir ve artık hiçbir şey eskisi gibi değildir, olmamalıdır. Şairin geçimini kendisinin sağlaması gerekir, eski dönemde olduğu gibi kasidecilik yaparak başkalarından menfaat beklememelidir. Ziya Paşa ise şairin laubali olduğunu ve bir işe girip çalışacak biri olmadığını söylemiştir.
Şiir ve İnşa makalesinde, Türk edebiyatının gelişmesi ve çağdaş bir çizgiye gelebilmesi için aruz ölçüsü yerine, hece ölçüsünün kullanılması gerektiğini ifade eden Ziya Paşa, bunun yanında dilde sadeleşmeye gidilerek Arapça ve Farsça ifadelerin şiirde olmamasını savunmuştur. Bu düşüncelerinden Harâbât antolojisinde vazgeçmiş, eski edebiyatı öven ifadeler kullanmıştır. Diğer dillerin de etkisiyle bir Osmanlı dili oluştuğunu ve bu dilin şiire zenginlik kattığını düşünmüş ve Namık Kemal’in tenkitine uğramıştır.
Ziya Paşa, antolojisinde bazı dönemler ve şairler hakkında bilgiler verir, onlarla alakalı düşüncelerini dile getirir. Ziya Paşa, İranlıların mesnevide Rumlara nazaran daha başarılı olduğunu düşünmektedir. Bu noktada Süleyman Çelebi’nin Mevlid’ini övmektedir. Fuzuli ve Şeyh Galib’i de mesnevileri üzerinden övmektedir. Ziya Paşa bazı konularda yine Namık Kemal ile karşı karşıya gelecektir. Örnek olarak; Ziya Paşa’nın Nef’î’nin mübalağacılığını beğenmesine karşın Namık Kemal’in mübalağa sanatından hoşlanmaması verilebilir ya da Ziya Paşa’nın başarılı bulduğu şair Nâbî hakkında “Nâbî mektebi” ifadesini kullanmasına karşın Namık Kemal’in tenkit etmesi de yine bir örnektir.
Ziya Paşa, yazdığı bu antolojiye pek çok şairi ve şiiri almıştır. Ancak Namık Kemal, Ziya Paşa’nın seçtiği şiirleri de beğenmemiştir. Eski edebiyattan seçilecek çok daha iyi şiirler olduğunu düşünmüştür. Namık Kemal’in Ziya Paşa’ya kızma sebeplerinden biri olarak, onun şiirlerini antolojiye almadığı gösterilmektedir. Namık Kemal bunu reddetmiştir. Buna değil, mukaddimeye kızdığını söylemiştir. Ancak daha sonraki ciltte alınan kendi şiirlerini görünce kızmıştır çünkü alınan şiirler Namık Kemal’in beğenmediği şiirleridir. Alacaktıysa güzellerini almasını tercih etmektedir.
Ziya Paşa ve Namık Kemal dünya görüşleri farklı iki dosttur. Ziya Paşa kaderci ve deterministken, Namık Kemal iradeci ve hürriyetçi biridir. Her ikisi de bu görüşlerini eserlerine yansıtmış ve tartışma böylelikle başlamıştır.
Namık Kemal, Harâbat’a gerçekten çok kızmıştır. Beğenmediği kısımların altında kendisinin de bir antoloji hazırlama gayesi olduğunun yattığı söylenmektedir. Namık Kemal, Harâbat için iki tane tenkit çalışmasında bulunmuştur. Biri nazım nesir karışık yazdığı Tahrib-i Harâbat, diğeri de Takip’tir.
Namık Kemal’in böylesine kızmasının sebebi belki de yaşadığı hayal kırıklığıdır. Ziya Paşa, oldukça saygı duyduğu ve fikirleriyle, eserleriyle şiiri geliştirmiş biridir. Onun şiirde başlattığı yenilik hareketinin üstüne yazdığı bu Harâbat karşısında hem kızan hem de şaşıran Namık Kemal, “Lâzım mı idi bize Harâbat?” diye sormuştur. Namık Kemal’i asıl kızdıran şey, Ziya Paşa’nın ortak amaçlara ihanet ettiğini düşünmesidir.
Namık Kemal’in en çok kızdığı konulardan biri de Ziya Paşa’nın, şairin hükümdara yakın olması görüşüdür. Namık Kemal’e göre bu çok yanlıştır. Şair, hükümdarı övmemelidir. “Şair dalkavuk mu olacak?” diye sormuştur Ziya Paşa’ya.
Ziya Paşa bu düşüncesini Nef’î üzerinden desteklemiştir. Ona göre Nef’î’nin bu kadar iyi eserler vermesi, yüksek mevkilerde olmasından kaynaklıdır. Namık Kemal ise her ne durumda olursa olsun şairliğin gösterilebileceğini ve bunun için yüksek bir makamda olmanın ya da bir makama yaranmanın gerekmediğini ifade etmiştir.
Her ikisi de millete ve milliyetçiliğe önem vermektedir ama Namık Kemal’e göre siyaset farklı bir şeydir. Şair sırtını siyasilere değil, milletine dayamalıdır.
Namık Kemal, Divan edebiyatını her açıdan eleştirmiştir. İçeriğini de, hayalini de eleştirmiştir. Divan şiirinin akıl ve hakikatten uzak olması, Namık Kemal’e terstir. Ziya Paşa’nın Harâbat’ta Divan şiirine yakın durması, Namık Kemal için kabul edilemez bir tutumdur. Bundan ötürü tenkit çalışmalarında polemiğe varan eleştirilere girişmiştir. Bir yandan da bakıldığında Namık Kemal’in fikirleri, zaten içinde yer etmiş fikirlerdir. Samimidir. Bunların kağıda dökülmesi için Harâbat antolojisi bir sebep olmuştur ancak.
Namık Kemal’in derdi sadece eski edebiyat değil, Ziya Paşa’daki değişimdir. Birlikte çıktıkları yola ve kat ettikleri mesafeye ihanetle suçlamıştır eski dostunu. İşin içinde sadece kızgınlık değil, kırgınlık da vardır. Bu durum Takip’te de açıkça görülmektedir. Bu çalışmada Namık Kemal biraz daha duygusaldır. Tenkitte bulunurken bir yandan da eski dostunun gönlünü almaya da çalışmıştır. Sözgelimi; iki dost farklı edebiyat görüşleri nedeniyle ters düşmüş ve edebiyat tarihinde antolojiden doğan ilk çatışmayı yapmıştır. Biri eskiyi, diğeri de yeniyi savunmuştur.
Agâh Ensar Can
KAYNAKÇA
Enginün, İnci. Yeni Türk Edebiyatı Tanzimat’tan Cumhuriyet’e, Dergâh Yayınları, 2015.
Tanpınar, Ahmet Hamdi. On Dokuzuncu Asır Türk Edebiyatı Tarihi, Dergâh Yayınları, 2016.