25.Gün
12.04.2021
Sevgili Günlük!
Bu gece ilk defa sahura kalkacağız. Heyecanlıyım. Yılın en sevdiğim ayı Ramazan ayı ve her zaman için en sevdiğim öğünler sahur ve iftar. Sahuru beklerken geçen zamanların keyfi ve ertesi gün de iftarı beklerken ki heyecan çok başka çünkü. Tüm maneviyatıyla ve huzuruyla iyi geliyor Ramazan.
Tahmin ettiğin üzere uyumuyorum sahura kadar. Gerçi ben pandeminin başından beri geç saatlere kadar oturuyorum. Pek uyku düzeni sağlayabilmiş değilim. Tam kurmaya yakındım ki Ramazan geldi. Pandemiden önce de sahuru beklerdim ama bunun nedeni uyanıkken yaptığım şeyler ya da uyuyup uyanmama meselesi değil. Sahura kadar uyumamamın nedeni tamamen ailem. Laf aramızda uyuyup uyandıktan sonra sahurda hiç çekilmiyorum. Bayağı çekilmez bir tip oluyorum. Bunu bizimkiler hiç söylemedi ama ben farkındayım. Yani insan çekilmez olduğunun farkında olmasına rağmen çekilmez olur mu? Ben oluyorum işte. O yüzden uyumuyorum son yıllarda.
Ramazan pek iyi bir döneme denk gelmedi bu defa. Sınavlara az bir zaman kaldı ve ufaktan gerilmeye başladım. Sınavların olmadığı zamanlarda okul bitmese de olur düşüncelerim sınavlar geldiği gibi bitsin artık şu okula dönüşüyor. Cidden yoruyor sınavlar. Hele uzaktan olunca çok yıpratıyor.
Bugün Sağlık Bakanı Koca’nın açıklamalarında bir söz duydum. “Vakaların artış göstermesinin sorumluluğu hepimizin. 84 milyonun.” dedi.
Sayın Bakan’ın bu kadar rahat itamda bulunmasına alındım. Zira ben bu sorumluluğu asla kabul etmiyorum. Sonuç olarak ben kimseye yalan söylemedim, toplu törenlere (saçmalıklara) katılmadım, arkadaşlarımla buluşmadım, maskeyi ne dirseğime ne de çeneme takmadım, para için insanların canını da riske atmadım. O yüzden gelinen noktanın sorumlusu ben değilim.
Günün sonunda Sevgili Günlük, geçemeyen mevsime isyan ediyorum. 1 haftadır burnum kötü. Hapşırık, tıkanıklık falan filan. Bazen çok yıpratıyor beni bu durum. Ben dayanırım dayanmasına da kalbim de dayanır inşallah bu kadar dur kalka.
Servet Eren