Nedim’i her ne zaman eylesem tasavvur ben Geçer şu hey’et-i rindâne pîş-i çeşmimden: Çiçekle nîm bozulmuş rakîk bir sîmâ, Rakîk u hande-be-leb bir dehân-ı istihzâ; Dehâsı şiveli, âhû bakışlı bir dilber-, Olur o çehreye bûsişleriyle hüsn-âver. Bütün safîha-i vechinde neş’e-perver, şûh, Hemân uçar gibi âvâre bir beşâşet-i rûh. Teıı-i semini, cebîn-i bülend ü handânı Safâ-yı hilkatinin pek ferahlı burhânı. Zekî nazarlarının hande-i kebûduyla Tenevvür eyleyen ecfânı sanki pür-şu’le. Sever güzelleri hep aşk-ı lâübalîsi; Tarab yegâne pesendîde-i hayâlîsi. Eder kıyâfeti âzâde bir mizaç ikrâr: ‘”Kemer-güsiste, perâkende gûşe-i destâr.” Zavallı âleme pek şâ’ikane aldanıyor, Hayatı bitmeyecek bir dem-i şegaf sanıyor. Bütün heves, heves ü ibtilâ, garâm ü emel; Zamânmm yed-i lehvinde münkalib, muğfel. •