Ta çocuklukta mâh-ı gufrâmn Şöyle bir levha-i mutahherde Bana manzûr olurdu timsâli: İçi samt u sükûn ile mâlî Ulu bir ma’bed-i münevverde Nazar-ı iltifatı Mevlâ’nın Mün’atıf sâye-gâh-ı minberde Bir vücûd-ı nahîfü bî-tâbe, Ki dara’âtle ser-be-hak-i sücûd Leb-i hâmûşu lerze-nâk-i dürûd; Öyle, bigâne râhat u hâbe, Bir ümîd-i cinânla perverde; Muttasıl zikreder, ibâdet eder; Bin huşû u hulûs u hürmetle Her sücûdunda çeşm-i hak-bîni Sıyırıp perde perde zulmetini Sermedi bir safâ-yı rü’yetle Seyr-i fırdevs-i mahremiyyet eder.