Büyük hakîkate bir vecd-i pür-tehâlükle Koşardı; gözleri ufkun hafâ-yı sâfında, Koşar giderdi hep âdetlerin hilâfında; Bütün sunûf onu ithâm ederdi körlükle. Bu kör, zalâm-ı dehâ-perverinde bir gârm Büyük hakikati yıllarca iktinâh ederek, Onunla yüzyüze yıllarca iştibâh ederek, Sonunda gördü nedir sırrı hep bu esrârın. Bütün şükûk o zamân karşısında devrildi, Uyûn-ı gayzi kamaştırdı hep o körlükle; Koşan sadâsma en mutma’in tehâlükle Sayıklıyor diye tezyif eden esâfıldi!