Mâzî Âtî – Tevfik Fikret

Mâzî… O şimdi gölge iken, şimdi zî-hayât Bir cism olan; o şimdi ölen, şimdi canlanan Mevcûd; evet o dalga, o girdâb-ı hâtırât İnsan için nedir?. Evet, insan ki doğmadan Ölmekle uğraşır ve bu takdire katlanır, Mâzîde bir taayyünü hâiz midir?.. Hayır. Ölmek, hayâtı tazelemektir: Biz ölmesek, Efkâr ölür; hayât-ı beşer şahs-ı fıkretin Bir cümle-i tekâmülü… Her fıkr-i müşterek Bir sadmedir; onunla kımıldar bu hey’etin Zerrât-ı bî-nihâyesi, zerrât-ı nâimi; Kevnin, hülâsa, fıkr-i beşerdir munazzımi. Mâzide kabil olsa taayyün, bekâ, sübût, Âtî nasıl hayâl edilir?.. Bir zekâ-şiken Durgunluk ihtinâk-ı melûlüyle pür sükût. Ancak tenebbüt eyleyen, ancak pinekleyen, Mensûh ü münhasif, mütenahnih, ateh-likâ Bir varlık… İşte, çehre-i mâzî-i zî-bekâ! Mâzî… o bir muallim, o bir pîr, o bir peder, Hâlin tutup sinirli elinden ağır, sabûr, Atîye doğru yedmeli… Âtî, o pür-seher Bir ufk-ı muhtecib ki füyûzâta mehd-i nûr. Efkâr için sipihr-i teâlî bilinmeli; Âtî çıkınca ortaya, mâzî silinmeli!

Genel içinde yayınlandı

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.