Karanlık Koridor

Etrafını saran karanlık duvarlar, Elif’in her adımında üzerine doğru kapanıyormuş gibi hissettiriyordu. Uzun bir günün ardından evine dönmek üzere yola çıkmıştı, ancak her zamankinden farklı olarak bir kestirme yol denemeye karar verdi. Şehrin eski bölgesinden geçmek, gecenin bu saatinde pek akıllıca değildi belki ama yorgundu ve bir an önce evine ulaşmak istiyordu.

Adımlarının yankılandığı dar koridorlara girdiğinde, havanın soğukluğu içini ürpertti. Bir süre ilerledikten sonra, ayak seslerinden başka bir ses daha duyduğunu fark etti. Kendi kalp atışları hızlanırken, derin bir nefes alarak ilerlemeye devam etti. Ancak bu sesin, adımlarının yankısından daha fazlası olduğunu biliyordu. Karanlık, adeta gözlerine hücum ediyor, görüşünü bulanıklaştırıyordu.

Birden, koridorun sonundaki zayıf bir ışık parıltısı dikkatini çekti. Hızla oraya doğru ilerlerken, arkasındaki gölgelerin kıpırdadığını hissetti. Dönüp bakmak istemiyordu, çünkü bir kez dönüp bakarsa, bu karanlık korkunun üzerine çökeceğini biliyordu. Fakat merak, korkusunu yendi ve yavaşça arkasına döndü. Karanlıkta beliren siluet, gözlerini kısarak onu izliyordu. Kalbi göğsünden çıkacakmış gibi atmaya başladı.

Elif, koşarak ışığa doğru ilerledi. Nefesi daralırken, adımlarının hızlandığını, ardından yavaşladığını fark etti. Karanlıkta bir elin omzuna dokunduğunu hissettiğinde, boğazından çıkmak isteyen bir çığlığı zorla bastırdı. Koşmak işe yaramıyordu, çünkü karanlık onu her yerde takip ediyordu.

Sonunda ışığa ulaştığında, bir kapının önünde durdu. Kapı hafif aralıktı ve içerden sıcak, sarı bir ışık sızıyordu. Kapıyı itip içeri girdiğinde, kendini eski bir oturma odasında buldu. Oda, zamanında kalmış gibiydi; tozlu mobilyalar, yerinden oynamış halılar ve solgun duvar kâğıtları vardı. Kapının ardındaki sessizlik, kulaklarında çınladı.

Elif, odanın ortasında duran eski bir koltuğa doğru ilerledi. Koltuğun önünde bir masa vardı ve masanın üzerinde eski bir gaz lambası yanıyordu. Lambanın titrek ışığında, masanın üzerindeki eski bir fotoğraf dikkatini çekti. Fotoğrafa yaklaştığında, fotoğrafın kendisini ve ailesini gösterdiğini fark etti. Ancak, fotoğrafta bir şey eksikti. Babası, yıllar önce kaybolan babası, fotoğrafta yoktu.

Elif, bir anda bir şeylerin yanlış olduğunu anladı. Bu oda, onun anılarında yer almıyordu. Bu fotoğraf, yıllar önce çekilmişti ama fotoğraftaki ev, şu an bulunduğu ev değildi. Elif, geri dönmek için kapıya yöneldiğinde, kapının kapandığını fark etti. Odanın karanlığı, lambanın cılız ışığında daha da derinleşiyordu.

Birden, odanın diğer köşesinden bir ses geldi. Elif, ürkerek o yöne baktığında, gölgelerin içinde bir figürün belirdiğini gördü. Figür, yavaşça ona doğru ilerlerken, Elif geri adım atmaya başladı. Bu figür, babasının siluetiydi. Yıllardır kayıp olan babası, karanlık içinde ona doğru geliyordu. Elif, çaresizlik içinde babasına doğru seslendi:

“Baba, sen misin?”

Figür, bir an duraksadı ve ardından daha da yaklaşarak, karanlık yüzünü ışığa doğru getirdi. Yüzü, tanınmayacak kadar değişmişti. Gözleri, derin bir boşlukla Elif’e bakıyordu. Elif, korkunun boğazında düğümlendiğini hissederek geri çekildi. Babası, ellerini uzatarak ona doğru ilerlemeye devam etti.

“Elif, buradan kaçman gerek,” dedi kısık bir sesle. “Bu yer, bizi esir aldı. Git ve bir daha geri dönme.”

Elif, kalbinin hızla atmasına rağmen, kapıya yöneldi. Kapıyı açmaya çalışırken, figürün yavaşça kaybolduğunu gördü. Kapı açıldığında, soğuk bir rüzgar yüzüne çarptı ve Elif, karanlık koridorlardan hızla çıktı. Sokak lambalarının altına geldiğinde, derin bir nefes alarak arkasına baktı. Figür yoktu. Ancak, bu gece yaşadığı korkunun izleri, zihninde sonsuza kadar kalacaktı.

Elif, evine doğru yürürken, bir daha asla kestirme yolları denemeyeceğine dair kendine söz verdi. Karanlık koridorların sırları, onun için bir daha açılmayacak bir kapıydı.

Zeki Yapıcı

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.