Çal, ben de olup şevk ile ahengine peyrev,
Dillerdeki sevdâları cûşân edelim, çal!
Çaldıkça doğar gönlüme eş’âr-ı nev-â-nev;
Her nağmene bir şi’rimi kurbân edelim, çal!
Çal, âlem-i ervâhı da raksân edelim, çal!
İ’lân ediyor aşkım her nağme sesinde,
Giryân oluyor savt-ı hazininde muhabbet:
Ervah kanatlanmış uçar pîş ü peşinde;
Bahşetmede ahengine bir neş’eli rikkat
Gûya o kanatlardan uçan neflıa-i cennet.
Ey gıbta-ı nahîd, ki zîr ü bem-i sâzm
Eflâki de, ecrâmı da inletse revâdır;
Ey reşk-i melâ’ik, nağam-ı rûh-nevâzmCennetlere, hürîlere cân-bahş-ı safâdır…
Bak ağlıyorum, giryeme bin hande fedâdır!
Zabteyleyebilsin mi gözüm eşk-i revâm?
Titrer, bu nevâ gûşuma geldikçe, sebatım;
Ey yâr-ı nağam-kâr, sakın kesme nevânı:
Vur, kopsa da mızrabın ile tar-ı hayâtım;
Çal, şimdi; şu an olsa da ân-ı sekerâtım!