Teslimiyet

Sevginin yarım paylarında kimsesizliğimi ölçüyor, tek tek yazıyordum o aşk denilen papirüse. İçimdeki yazma isteğine ve bütün bu yorgunluğa katlanamıyorum. Sakallarım uzuyor ve ben küsüyorum hayata, hiç olmadığı kadar. Daha ne kadar mecbur kalacağım? Kendime her dönüşümde, anılarla beliren hayaline her bakışımda geçmişim yâdımda karanlık bir umudu yeniden diriltmeye çalışıyor, “Çünkü O’nun ölüme tutsak kalması olanaksızdı.” Toyluğun, ilk gençliğin Tolstoyvari düşünceli düşüncesiz hislerine kapılarak yalın kılıç mevzilere dalar gibi daldığım aşktan gönlü gazileşmiş cesur, mağrur fakat mağlup insanlarına dönmüştüm. Şimdi bu hisleri nasıl, nerede ve ne zaman tekrarlamayı istiyor oluşumu tartışmanın zihnimin gönlümün üstünde bir karşı devrim yaratma çabası dışında herhangi bir anlam ifade ettiğini düşünmüyorum.

Burak Kaplan

Genel içinde yayınlandı

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.