Tarkovski’nin ünlü bilimkurgu filmi Solaris sıradışı bir gezegende geçer. Aynı isimli bu gezegen düşünebilen, bilinçli bir varlıktır; devasa bir beyindir. Kişinin bilinçaltındaki korkularını derinlemesine analiz edip canlı varlıklar olarak cisimleştirecek bir yetiye sahiptir. Bu filmdeki dünya nasıl bizimkinden farklıysa her şiir de farklı, biricik bir dünyadır. Her şiirin kendi iç mantığı, tutarlılığı vardır. Şöyle ki şiir, onu yazan toplumsal varlık dolayısıyla dış gerçekliği bir şekilde yansıtsa da yansıtmakla, hissettirmekle kalmaz; dış gerçeklikten aldıklarıyla yepyeni bir dünya yaratır. Bu dünya belki bizim dünyamıza benzeyebilir; ama ondan çok farklıdır.
Cansu Aydın