Düşün İçinden

Güneş erken doğdu. Bense düşüncelerle yattım yorgun kalktım. Yaz sıcağı başıma vurdu.  Kolumu kaldırmak istemiyorum. Mecalim yok. Planlarımı güneş tuttu, yine devirdik boş bir günü. Hep böyle oluyor bana. Boş geçiyor günüm tatil günlerinde. Neden? Kendime ayırdığım bugünler öylece akıp gidiyor da elimden bir şey gelmiyor. Oysa ne düşlerle ne planlarla gelmesini bekliyordum bugünleri. Neden, birden bire bir isteksizlik bir hareketsizlik çöktü bedenime? Bir de hem ne bekliyorum planlarımı gerçekleştirmek için? Pencereden içeri bir kuşun girmesini mi? Yok, o başka bir hikâye.

Yazmak istediğim senaryo, düşte kaldı, yine, yeniden. İlkin senaryo yazmayı tam anlamıyla öğrenmem gerektiğine inanıyordum ve bunun içinde bir şey yapmam gerektiğini biliyordum ama yapmadım.

Kapı çaldı. Sipariş etmediğim bir kitap geldi. Etmiş miydim yoksa? Açtım baktım kitabın adına: Düşlerin Götürdükleri. Bu… Bu benim yazmaya çalıştığım senaryo! Roman mıymış? Yazarı kim? Yazarın adı hiçbir yerde yazmıyor. Açıp ilk sayfasına baktım: “Düşlerin yanılttığı adama.” şeklinde bir not düşürülmüş. Bu bana mıydı? Ne demek oluyordu bu şimdi? Benim senaryomdu bu, düşlerimde tuttuğum. Ama şimdi karşıma bir roman olarak çıkıyor hem de bir başkasının olarak. Bu olabilir mi yoksa ben bir rüya mı görüyorum?

Bir düşü kaç kişi kurar? Benim düşümü benden başka kim kurmuştu? O yazıp bitirdiğine göre bu düş onun mu oldu? Hem aynı düşü kurduğumuzu nereden biliyor? Belki de sadece adı aynıdır, roman bir başka şey anlatıyordur. Artık aynı adla onlarca kitap ve film var. Bir sayfa daha açtım. Burada da ne yazara ne de yayınevine ait bir şey yoktu. Şaşkındım. Roman birine hitap edilmemişti, artık sık rastlanmayan bir durum bu.

İnsan bir rüyanın ya da bir düşün içinde olduğunu hiç düşünmez. Ben de düşünmüyordum böyle bir şeyi ta ki başıma bir olay gelene kadar. Şimdi ise neyin gerçek neyin rüya neyin düş olduğunu bilmiyorum. Sahi gerçek nedir? Ama durun! Durun en iyisi ben başımdan geçen olayı anlatayım, siz karar verin buna. Kim bilir belki de yaşadığım olay bir düştür.” Bu romanın ilk paragrafıydı ve ben bunu okumamla olduğum yere çöktüm. Bu cümle benim senaryomun da giriş cümlesiydi. Aylardır yazmaya uğraştığım senaryomun yazabildiğim yegâne cümlesi… Kendimi toplamam bir az zamanımı aldı. Daha mantıklı düşünmeye başladığım zaman yerimden kalktım. Yavaşça adımlarla odama doğru gittim, masamın başına oturdum. Kitabın devamını okumaya niyetliydim. Bilgisayarımı kapattım, onu öteye çektim, kitabı önüme yerleştirdim. Okumaya devam ettim.

Sabahattin Orhan

Yorum bırakın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.